Asgari Ücret Ne Olmalı? Mevcut İktidara Açık Tavsiyeler
asgari ücret

HÜSEYİN YETİŞ
yetis.huseyin@gmail.com - 0 (545) 3649543
Asgari ücret bugün sadece bir maaş değildir; bir ailenin sofrasındaki ekmeğin kalınlığıdır, çocuğun okul çantasına giren defterdir, kirayı ödeyip ödeyememe meselesidir. Ne yazık ki Türkiye’de asgari ücret, adının aksine yaşamak için değil, hayatta kalmak için belirlenmektedir.
Bugün dört kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücreti çoktan aşmışken, yoksulluk sınırı asgari ücretin neredeyse üç katına dayanmışken, “verdiğimiz zam yeterlidir” demek, halkın yaşadığı gerçeklikle bağını koparmaktır.
Asgari Ücret Ne Olmalı?
Asgari ücret:
-
En az yoksulluk sınırının yarısına yaklaştırılmalı,
-
Tek çalışanla bir ailenin insanca yaşayabileceği bir düzeyde olmalı,
-
Sadece enflasyona göre değil, gerçek hayat pahalılığına göre belirlenmelidir.
Bugün Türkiye şartlarında asgari ücret, net olarak insanı borçlandırmadan ay sonunu getirecek, kira–gıda–ulaşım üçgeninde ezilmeyecek bir seviyede olmalıdır. Bu da mevcut koşullarda asgari ücretin sembolik değil, gerçekçi bir yaşam ücreti haline getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
İktidara Tavsiyeler
-
Asgari ücreti yılda bir kez değil, en az yılda iki kez güncelleyin.
Enflasyon sabit değilken maaşı sabit tutmak, çalışanı yoksulluğa mahkûm etmektir. -
Vergi yükünü emekçinin sırtından alın.
Asgari ücretli hâlâ dolaylı vergilerle eziliyor. Marketten ekmek alan da, bebek bezi alan da aynı vergiyi ödüyor. Bu adil değildir. -
Patronu değil, emeği koruyan bir sistem kurun.
Teşvikler sürekli sermayeye gidiyor; ama çalışanın cebine yansımıyor. Teşvik alan firmaların ücret politikaları denetlenmelidir. -
Sendikaları masada süs olarak değil, gerçek muhatap olarak görün.
Asgari ücret tespit komisyonu, emekçinin değil, rakamların konuşulduğu bir masa olmaktan çıkarılmalıdır. -
Asgari ücreti siyasi propaganda aracı yapmayın.
Maaş artışı bir lütuf değil, çalışanın hakkıdır.
Unutmayın
Asgari ücret yükselirse ekonomi batmaz;
asgari ücret düşük kalırsa toplum çöker.
Gençler evlenemiyor, çocuklar iyi beslenemiyor, insanlar ikinci işte bile geçinemiyor. Bu tablo sürdürülebilir değildir. Emekçinin sesi duyulmazsa, sandıkta konuşur; mutfakta konuşur; sokakta konuşur.
İktidara düşen görev nettir:
Asgari ücreti rakamlarla değil, insan hayatıyla ölçmek.
Aksi halde bu düzen, ne adalet üretir ne de huzur.